Yaz tatili için 3 aylığına Çeşme’ye göçtük… Oğlumun arabayla ilk uzun yolculuğu olacağı için gün boyunca onu nasıl besleyeceğimi biraz planladım. Biraz diyorum çünkü evden dışarıda olunca işlerin hiçbir zaman tam olarak planlandığı şekilde yürümeyeceğini ablası sayesinde artık tecrübeyle öğrenmiş durumdayım.
Yola sabah 07:00’de çıkacağımız için kocamla birlikte akşamdan bavulları kapatıp arabaya yükledik ve sabah evdeki hazırlık seansını biraz kolayladık. Uyandığımızda tek yapılacak şey olarak minnoşları giydirip kahvaltılarını ettirmek kaldı. Dolayısıyla güne beslenme açısından iyi başladık.
Gün boyu yolda olacağımız için bozulabileceğini düşünerek Ömer’in sebze çorbasını yanıma almadım. Kendimizi olayların akışına bırakıp, mola yerinde ona uygun bir şeyler bulabileceğimizi umdum. Yine de yanıma mama ölçü kaplarında 3 kap formül mama, 3 biberon da su aldım. Ne olur ne olmaz diye…
Allah’tan Ömer’in uyku saatleri ile kızımın açlık saatleri birbiriyle paralel gitti. Kızım acıktığında -ki çok ender olur :)- Ömer yeni uyanmıştı. Uygun bir mola yeri bulduğumuzda köfte, et, yoğurtlu meze ve salata ağırlıklı bir sipariş verdik. Bizimle birlikte Ömer de biraz köfte ve çok az da pilav yedi. Üstüne de arabaya binince koca bir biberon sütü devirdi.
Saat 16:00 gibi yanıma aldığım organik meyve suyunu iki biberona bölüştürüp bıdıkların eline tutuşturdum. Ömer ilk kez tadını aldığı üzümlü elma suyunu bir dikişte bitirdi. (İştahsız kızım ise iki yudumdan sonra onu da bıraktı.) Sırada yanıma aldığım kirazlar vardı. Bolca ıslak mendil sayesinde arabayı rezil olmaktan kurtararak kirazların çekirdeklerini çıkardım ve bizim canavarları besledim. Üstüne de yarım saatlik bir çizgi film seansı yapınca iş kolaylaştı.
Çeşme otobanına vardığımızda Ömer artık huysuzlanmaya başladı. Çeşitli karton kutular ve ona benzer uydurma oyuncaklarla son 45 dakikayı da zor da olsa atlattık. Evde önceden koliyle yolladığım organik yulaf ve pekmez ile, bizi karşılayan kayınvalideme sipariş ettiğim taze kayısıları kullanarak Ömer’in akşam öğününü de hazırlayabildik.
Sonuç olarak ilk yolculuğumuz biraz sebze eksiğiyle tamamlandı. Ama sonraki birkaç günde taze bahçe sebzelerinden hazırlanan çorbalarıyla Ömer’cik arayı hızla kapattı. Bundan iyisi can sağlığı!